9 Mayıs 2010 Pazar

Samuel Dalembert Kafası

Çocukluğumdan beri merakım vardı siyasilere.Acayip renkli geliyorlardı bana.Yurtdışında nasıl bilemiyorum ama bizdeki siyasilerin pop yıldızından hallice olmasını her zaman garipsemişimdir ilgimi çekmelerine rağmen. Çok küçükken kukla oynatılırdı bi kanalda, Süleyman Demireller, Erdal İnönüler, Turgut Özallar, Mesut Yılmazlar,Necmettin Erbakanlar, Tansu Çiller'den tutun da Alparslan Türkeş'e kadar.. Tek tek ele aldığımızda tam anlamıyla bana hitabeden biri değil hiçbiri , hatta çoğu çok zıt gördüğüm insanlar kendime.Ama hepsinin ayrı bir karakter olduğu, sembol isimler olduğu tartışmasız bi gerçek bana kalırsa(anlatım bozukluğu olmasa yazarlık ski de olmazdı bence, herkes düz ve kurallı cümleler kursa ne anlarım okuma keyfinden ?)... Şimdi o siyasiler yok, sanki çok sıradanlar, tekdüzeler; fikirleri de öyle, sembol isim yok, yenisi gelmedi arkadan;AKP kanadındaki adamlara bakın, hepsi o kadar aynı ki, aynı üslup,benzer tarz, niteliksiz nicelik..Ya diğerleri? Baykal, Bahçeli,Sarıgül..Baykal biraz karakter gibi ama o da sanki bazı şeyleri sırf inat olsun diye yapıyor, Baykal kafasında bir adamın kendini halktan bu kadar soğutmasını tek bi mantıkla bağlayabilirim, muhalefette kalmak.Neyse konu nereden nereye geldi! Siyasi gündemi yakından takip etmeye başlayalı üç beş yıl olmuştur, belki biraz daha fazla..Üniversite başlarında falan. Öğrendiğim tek bişey var, o da grup toplantılarının salı günleri yapıldığı, bu kadar sığ bi gündemler ülkesiyiz işte.

Tam ne zaman bilemiyorum,muhtemelen ikibinon başında şu paragrafı yazmışım bi kenara, şu geçen günkü yumruklaşmalar, kavgalar -biliyorsunuz seviyesizliğin derecesini üzerine söyleyecek söz ararken apışabiliyor insan ki zaten yıllardır aynı durumlar, yeni bile değil yani- mevzuunun üzerine bloga koyayım dedim.İyi pazarlar...

The Notte : başlığa takılmamalı, bilmeyen araştırır gögülden çözer işi.Ben bilmesem çözemezdim gerçi, neyse.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder